Keyif Köşesi



 

Geçen sene ile kıyaslanınca bu yaz boya işine çok az bulaştık. Aslında planda vardı boyanacak birkaç şey daha ama hem zamansızlıktan, hem sıcaklardan ( bu arada herşeye bahanem de sıcaklar oldu yazık) istediklerimizi yapamadık. Gerçi biz kafamıza koyunca kar da yağsa boyarız ama bakalım beklemedeyiz şimdi.
 
 
Bu sandalyeleri Ikea’dan alalı epey oluyor. Toplam 4 tane vardı bizim evde ama balkona iki tane başka sandalye alınca bunları hiç kullanmaz olduk. Orada öyle duracağına yazlıkta işe yarasın ama birazcık da havası değişsin istedik.
 
 
Önce bir güzel zımparaladık sonra  da Marshall’ın yarı mat ahşap boyası ile boyadık. 3 kat falan boyamışızdır, her katta tam kuruyana kadar bekledik, iyice kuruyunca da ayaklarına bu maviş boyaları yaptık, pek sevimli oldu.
 
 
İkea’dan her gördüğümde hoşuma giden ama evde yer olmadığı için alamadığım şu siyah sehpayı  da aldık, bir de elimdeki kumaşlardan minder diktim ve annemle babama akşam üstleri yaptıkları çay keyfi için başka bir köşe hazırladık.

 

Sandalyeler de sehpa da çok hafif olduğu için habire taşıyoruz oradan oraya, bir ara arka bahçedeydi ama babam sağ olsun çimleri sularken her defasında minderleri de ıslattığından tekrar eski yerine getirdik.

Belki seneye de başka bir renge boyarız yine mutlu oluruz…

Hepinize pırıl pırıl bir haftasonu diliyorum.


 

I love to paint something. Especially if it is a dark color. When you paint it white, it smiles at you: )

We had bought these chairs from Ikea long time ago. We (I and my little sister) wanted to prepare a corner for my parents in their summer house. So they could drink their afternoon tea in there.

We have painted our two chairs and then we bought this lovely coffee table from IKEA. I love it so much.


Of course I also sewed two cushion for them.
 
They loved this corner so much. If my parents happy, I'm happy...
 
Have a shiny weekend...
 

 
 
 
 
 
 
 
 

Havadan Sudan....





Taaa ne zaman Eminönü’ne gitmiştim. O gün aldığım kumaşlar bunlar, beğendiklerimden yarımşar metre.

Bursa Pazarı diye bir yer buldum oradan aldım hepsini. Aslında birazcık hayal kırıklığına uğramadım değil. Bir yıldan fazla bir zamandır Eminönü’ne gideceğim, şunu alacağım, bunu alacağım dedim durdum, çok bel bağladım, sanki çeşit çeşit çiçekli-böcekli kumaşlar beni bekliyordu orada. Ama zevkime göre bir kumaşçı bile bulamadım, birinde olan diğerinde de var, hep aynı kocaman kocaman güllü kumaşlar.  Benim Beşiktaş’daki kumaşçımda da var onların hepsi, taa oralara kadar gitmeye gerek yok yani dedim, kalabalıktan bunalmış bir halde zor attım kendimi eve… Keşke tekstil fabrikalarının online satış siteleri olsa Türkiye’de de. Mesela English Home’un kumaşları Denizli’deki bir fabrikada dokunuyormuş, kimbilir daha neler neler vardır ama fabrika fabrika gezmek biraz zor olur sanki: )

 
Bir kez de İMÇ’ye gideceğim, oradan ümitliyim ama bakalım. Şu sıralar gözüm kumaştan başka bir şey görmüyor, kullanmaya da kıyamıyorum, böyle hep dizi dizi dursunlar bir kenarda, ben onları seveyim okşayayım, renklerine göre dizeyim istiyorum.
 
 

Zaten sıcaklardan epey ara verdim dikiş olayına da. Kışın gelmesini bir de bu yüzden istiyorum. Uzun kış gecelerinde takır takır habire birşeyler dikerim oh ohh diye seviniyorum.
 

 

Bu pembiş sepeti de epey bir göreceksiniz Altınoluk fotoğraflarında (Tabii eğer kolumun ağrısını hafifletip fotoğrafları düzenleyebilirsem) . Six’den almıştım. Aslında mavimtrak yeşili de varmış ama kalmamıştı. Evde biraz kullandık, kardeşim örgülerini falan koydu sonra da Altınoluk’a götürdük. Eskiden de buna benzer bir sepetim vardı, o kadar çok severdim ki onu, kabakulak olmuştum, yüzüm davul gibi şişmiş, kafa iki katına çıkmıştı, ağzımı açıp hiçbirşey yiyemiyordum, sepetimde şekerlerim vardı rengarenk kutu kutu (şimdilerde hiç görmüyorum, biz küçükken sanki Koska’nın vardı şimdi havaalanından aldım en son “Tic Tac” marka naneli şeker) arada onlardan atardım ağzıma. Sonra ne oldu o sepet hatırlamıyorum.  
 


Teneke kutulara bayılıyorum, görünce güzel bir tane içim gidiyor. Bu kutuyu ise 99 yılında almıştım, çook çook uzaklardan. İçinde iğrenç şekerler vardı gerçi hepsini de yemiştim. O zamandan beri içine koyduğum şeyler hep anlamsız ıvır zıvırlardı, şimdilerde rengarenk ponponları saklıyorum onda.

Nasıl bir post oldu bu böyle anlamadım. Ana fikri olmayan, daldan dala, öylesine…  Sanki bir kafede oturmuş boş boş konuşuyorum işte: ) Benim kumaşlarım var, sepetim var bir de teneke kutum var gibilerinden: )
 
Bu arada kumaşçı önerileriniz olursa pek bir sevinirim.

 

 
It is difficult to find fabrics with nice pattern in Turkey. I bought these fabrics in Eminonu. I had planned to find so many kind fabrics before I going there but I could find only these.

I hope this winter I'll sew so many things. I could not use my sweet sewing machine so much in this summer because of hot.

You will see this pink basket on my so many images the coming days... I had bought it from SIX and it reminded me my old basket which I used it in the past as a child.
Now it is Altinoluk and we use it as a picnic basket.

This post has not any the main idea.  This is about just my new fabrics and basket and I have so many their images: )


 
 
 
 
 
 
 
 

Haftasonu Kartı - Bahçeden Çiçekler



 

Bu yaz Altınoluk’a 3 kez gittik, toplamda bin küsür fotoğraf çekmişimdir her halde. Şu bileğim ve oradan da koluma ve hatta omzuma vuran ağrı yüzünden akşamları o fotoğraflarla haşır neşir olamadım pek, ee tabii sıcaklarda eklenince hiç oturamadım bilgisayar başına.

Dün akşam inat ettim seçtim bu fotoğrafları aceleyle, devamı gelir umarım…

Bizim bahçenin çiçekleri efendim…

 
Hepinize neşe dolu, keyifli, huzurlu, mutlu haberler alacağınız, eğleneceğiniz bir haftasonu diliyorum…

 
 

These flowers are from our garden in Altinoluk. These summer I have been there 3 times and I have about 1000-1500 photos.

But I have arm pain for a long time, because of that I could not prepare them in the evenings.

I was so stubborn yesterday evening and choosed these images for today.

I wish you have a wonderful and enjoyable weekend.



 


 
 



Şu çardak ne keyifli bir bilseniz... Ablamların bahçesinden...


 


 
 

Birazcık fazla olmuş sanki, yükle yükle bitmedi de…

It was a little bit more…
 
 
 
 
 
 

 
 

Ben yine mumluk yaptım ayıptır söylemesi...




 



Ohooo tam 11 gün tatilim var diye diye gittim nasıl geçtiğini anlamadan döndüm geldim…
Sabahları erkenden babamla denize ya da yürüyüşe gittik, öğleden sonraları uyukladık, akşamüstleri bahçeleri sulayıp her yerleri yıkadık, bol bol meyva yedik, kitaplar okuduk, babama güldük ve aynen giderken yazdığım gibi hiç terlik giymedim (tabi sonucunda şu anda ayaklarımın altı PVC kaplanmış gibi oldu ama umrumda değil).
 
 
Sanırım hayatım boyunca benim en huzurlu olduğum yer bu ev. Sabah gözümü açar açmaz geceliklerle yalınayak direk bahçeye çıkıp, babamımı bulup, onun saat kaçta kalktığını ve biz uyanana kadar yaptıklarını dinlemek, sonra teker teker kardeşim ve annemin de gelmesi ile bahçede ufak çaplı bir tur atılması ve klasik konuşmalar; ben saat 4 de kalktıp şöyle bir dolandım, aa ben duydum seni, su içtin, ben uyandığımda herkes uyuyordu, baktım saat daha 6, yat dedim tekrar, sen yatmışsın ben kalkmışım, terledim bir ara camı açtım… Herkesin uykusu o kadar hafif ki, duyan diyecek bunlar hiç uyumuyor herhalde , bütün gece bir hareket bir trafik odalar arası…
Neyse işte her güzel tatil gibi bizimkisi de bitti, bitsin ki yenisi gelsin değil mi: )
Fotoğraflar çektim ama öyle aman aman hoşuma gitmediler akşam şöyle bir baktım da, eğer düzenleyebilirsem bizim bahçeden fotoğraflarla tekrar karşınızda olacağım önümüzdeki günlerde.
 
 

Ama bugün daha tatile gitmeden önce yaptığım ve fotoğraflarını hazırladığım bu mumluklarla hoşgeldim diyeyim istedim.
Hepiniz artık biliyorsunuzdur mumlukları ne kadar çok sevdiğimi (1 - 2 - 3 - 4 - 5), her fırsatta değişik mumluklar yapıyorum. Bu seferkiler de oldukça basit ve cıvıl cıvıl…
 
 
Malzemeler; Kavanoz, peçeteler, fırça ve tutkal…
Önce peçetelerin katlarını ayırıyorsunuz, tabii çok nazik ve dikkatlice, en üst desenli katını kavanozunuzun boyutlarında kesiyorsunuz. Sonra kavanoza tek elinizi geçirip diğer elinizle dış yüzeyini ince bir kat tutkalla güzelce buluyorsunuz ( bende peçete aktarma yapışkanı denilen bir şey vardı, onu kullandım ama sonra tutkalla da denedim oldu) . Kestiğiniz peçeteyi kavanozunuzun üstüne buruşturmadan, yırtmadan sakince bırakıyorsunuz, çekiştirmeyin anında yırtılıyor. Sonra kurumaya bırakıyorsunuz. Kuruduktan sonra üstüne ben bir kat sulandırılmış tutkal sürdüm. İyice sabitlenmiş oldu kavanoza. Sonra tekrar kuruması için zaman verin, tamamen kuruyunca da koyun bir köşeye yakın mumlarınızı yapın keyfinizi…
 
 
Evde ince tel bulamadım aslında fener gibi yapacaktım bunları ama şimdilik balkonumuzda böyle dizi dizi akşam olmasını bekliyorlar. Yaz bitmeden, hala balkonlarda, bahçelerde keyifler sürerken sizde yapıverin (Balıkesir’den her dönüşümde bir süre bizim şivede konuşuyorum, gidivereyim, yapıvereyim… ee sizde idare ediverin artık: ) ).
NOT 1: Biraz geç oldu ama hepinizin geçmiş bayramınıkutluyorum, önümüzdeki Bayramlarda bu bayram yaşadğımız tüm güzellikleri tekrar tekrar yaşayalım ama aynı üzüntüleri umarım bir daha asla yaşamayız.
NOT 2: Önceki postlarda yapmış olduğunuz yorumlar ve güzel dilekler için hepinize tek tek çok teşekkür ederim. Malum tatil dönüşü işler yığılmış, cevap yazamadım tek tek, daha diğer blogları bile tam anlamıyla gezemedim.
 
NOT 3: Workshop ile ilgili mailler alıyorum, ne zaman başlıyor diye. Aslında Ağustos ayında başlayacaktı ama hem Ramazan, hem de sıcaklar yüzünden Eylül ayına ertelendi. Detaylı bilgi için 0216 385 31 37/ 0530 944 14 94 nolu telefonları arayabilirsiniz.
 
 
 
Again I'm at the office after a great vacation. It is very difficult to be adapted to work in a closed room. I was in the garden and the sea all day long. I ate, swam, walked around, dealed with our garden.
I am realy peaceful whenever I go there.
I have so many photos from our garden, I am planing to arrange them and I will share it with you the next days.
But today, I wanted to share this simple candle holders with you. You know, how much I love candle holders (My past candle holders are here ; 1 - 2 - 3 - 4 - 5).
As you see in the picture it is so easy and I'm sure that many of you already tried to do it.
 
 
 
All you need is a jar, paper napkin with nice design and glue.
Unfold and separate the napkin (if it has multiple layers) and use the top layer. Trim the napkin to fit around the glass, allowing some overlap. Brush the glass with a thin layer of glue (Mod Podge) and apply the napkin slowly, smoothing wrinkles as you go. Align the edge of the napkin with the top of the glass,folding the edge of the napkin under the bottom of the glass. Allow to dry. Brush a second thin layer of glue (Mod Podge) over the napkin, coating thoroughly. Allow to dry.
See you soon again…


 
 
 
 
 
 
 
 
 

Yaz Tatili






Aslında düzenlenmiş iki grup fotoğrafım var ama benim onların yazılarını yazacak zamanım kalmadı maalesef.

Biz yarın sabah yine Altınoluk’a gidiyoruz ve taaa bayramdan sonra döneceğiz. İlk bir hafta üstü tatilim… Daha hiçbirşey hazır değil, geçen seferki kadar dolmayacak araba ohh falan derken, yine bunu da götürelim, şu da kalmasın, aman evden yük gitsin diye diye taşıdık evi yazlığa, tabi bizimkiler hiç memnun değil bu durumdan.

Arabayı yüklemek diyince, hani geçen sefer burada da yazmıştım, araba öyle bir doldu ki benim sadece kafa görünüyordu arka koltukta. Tam Yenikapı’ya geldik yanlış yola girdi bizim ki, hemen orada polisler vardı, durdurduk arabayı, soracağız en kestirme nereden dönebiliriz diye. Polis yaklaştı şöyle bir arabaya baktı, nereye böyle, kalsaydınız gezerdik dedi: ) Adam göçüyoruz sandı İstanbul’dan, sonra da ilk sağa gir dönülmez yazan yerden dön, ceza yemezsin oraya da ben bakıyorum nasılsa  dedi.. Yarın sabah da karşılaşırsak son posta eşyayı taşıyoruz derim artık.: )

Neyse işte ben gidiyorum yine çıplak ayak elde hortum etrafta dolanmaya, akşamları yorgunluktan ters düşmezsem bir iki bakarım buralara ama söz de veremiyorum…

Hepinize harika bir haftasonu diliyorum, yakında görüşürüz…




We'll set off for Altinoluk vacation tomorrow morning. I have not prepared anything yet. I should prepare my suitcase and to need to sleep early this evening.

The day before leaving on vacation is always very busy at work. Normaly I had planed to share a new post with you but I could not...

I've been waiting months for this day. The warmth of the sun on my face; the cool of the grass under my bare feet. And swiming.... (every morning we'll go to swim with my father before breakfast). Of course I get to enjoy almost every evening with my family.

See you soon..

I wish all of you have a wonderful weekend...







Bugün Bunu Sevdim - Green Canoe



Kaynak; Green Canoe 


İlksayısını 3-4 ay önce görüp paylaşmıştım sizinle, bugün de 2. Sayısı yayınlandı.

Tamam ne yazıyor anlamaya biliriz, biz de sadece fotoğraflara bakıp gözlerinizi bayram ettirelim. Ama fotoğraflara boş boş değil, dikkatli dikkatli bakalım ki bir iki püf noktası yakalayıp mutlu olalım. Ben de daha inceleyemedim.  Hadi rastgele…




I had shared the first issue of this magazine with you about 3 - 4 months ago.

This is second issue and I loved it. Unfortunately I cannot understand but all pictures are great and you can find a lot of wonderful ideas in there...




Peçetemin Püskülü





Sanırım hepimiz aynı durumdayız, elimizi kaldıracak halimiz yok. Bir sersemlik, bir adam sendecilik efendime söyliyeyim bir vurdum duymazlık…

Bilgisayarda yığınla fotoğraf var düzenlenmeyi bekleyen. Üstünden zaman geçince de hevesim kalmıyor, tekrar dönemiyorum o fotoğraflara. Mesela yazlıkta çektiğim tonla çiçek fotoğrafı var, normalde onlarla oynarım her akşam ama tatilden geldiğimden beri adam gibi oturamadım bilgisayarın başına. Ne kendime faydam var ne de diğer blogları gezebiliyorum layıkıyla.




Masanın üstünde şu sıralar diktiğim bir iki yastık kılıfı, gidiyorum bir teğel atıyorum, sabah kalkıyorum işe gitmek için hazırlanırken arka odada sıcaktan buhran geçiriyorum, bırakıyorum her şeyi, gidip fermuarını dikiyorum kılıfın sabahın 8’inde...  Ne zaman ne yaptığım belli değil yani.

Şunun şurasında ne kaldı ki sonbahara, yine döneriz eski üretken, canlı, enerjik günlerimize, yani umarım…

Çileklicheesecake’i hatırlıyorsunuzdur. Onun servisini yaparken çekmiştim bu fotoğrafları. İftar sofralarınızı süslemek için bir başka fikir olabilir diye düşündüm. İlkine göre çok daha basit, renli ve sevimli.

Eminönü’nden almıştım, yanlış hatırlamıyorsam tanesi 50 kuruş falandı. Sadece peçeteyi rulo yaptım ve püskülü geçiriverdim. Aslında o anda kafa sadece keki yemeğe odaklandığı için pek detaylı düşünemiyor insan. Mesela şimdi bir çok versiyon geliyor aklıma bu püsküllerle yapılabilecek. Belki denerim daha sonra.

Maksat biraz hoşluk olsun, sofralarımız renklensin, yüzler gülümsesin…




NOT; Bu arada sık sık mail alıyorum kullandığım pasta tabakları ve diğer malzemeler ile ilgili. Markalarını ve nereden aldığımı hatırladıklarımı bundan sonra postların altına yazmaya çalışacağım.

Pasta tabağı : Cemile
Pempe saplı çatal bıçak : Tantitoni
Hasır Saksı : IKEA
Çatal :  JUMBO (Annemin Çeyizinden)
Peçeteler : English Home





We have been living very very hot days since the beginning of July in Turkey. For instance I saw 40 Celsius degree yesterday. Because of that, I could not be much more interested with my blog and another blogs .
 
I'm eagerly waiting for Autumn. I believe that I will be more productive and creative, I hope: )

Did you remember my strawberry cheesecake. While I was serving, I used these pretty tassels. We can use them in many different ways. It is really cheap and easy.

Aim for a little smile...








Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...