Piiişşşt güneş çıktı...


Sanırım güneş çıktı. Çok da önemsemiyormuş gibi yapıyorum, aman havalanıp geri kaçmasın...

Herkesin haftasonu  parlak, neşeli, cıvıl cıvıl olsun.

Olsun ama lafta kalmasın....


 







Kaynak : Çiçekler buradan

Canlan biraz kımılda kendine gel...


Bu hafta hep geç yattım 2, 2:30.. hatta 3:00... Bugün haftanın son günü ama ben gözlerimi açamıyorum, haftasonuna da böyle yorgun ve uykusuz girmekten nefret ediyorum. Çünkü bütün bir hafta boyunca; kardeşimle haftasonu gelsin şunu yaparız, bunu yaparız diye planlar kurup durduk ama şu anda tek istediğim bütün gün uyumak.

"Sen de uyusaydın, ne vardı o kadar oturacak" diyebilirsiniz… Ama olay şöyle;  İş yerinde bu sıralar çok fazla yoğun değilim ki bu 11 yıldır ilk kez oluyor. Üç-dört ay öncesine kadar öğle yemeğine çıkmadan, sabahın köründen geç saatlere kadar hiç ara vermeden çalışıyordum. Ee boş durmaya alışık olmayan ben şimdide hiç nefes almadan internette habire birşeyler araştırıyorum, blogları okuyorum…
Daha önce Mac kullanmadığım için öğrenmem gereken o kadar çok şey varki; programlar, işleyiş, püh noktaları… birşeye bir takılıyorum haydiiii araştır dur. Ee sonra üstüne bir de fotoğraf makinası eklendi. Profesyonel makine nasıl kullanılır bilmiyorum ki, onda da öğrenmem gereken yığınla şey var… Şu son 1-2 ayda kaç tane gruba, foruma, destek sitesine üye oldum bilmiyorum…
Eee sonra takip ettiğim blogları okumak istiyorum, oralarda gördüğüm el işlerini, kes-yapıştırları, dekorasyonla ilgili ufak tefek şeyleri yapmak istiyorum… Mesela dün akşam bir yandan blogları okurken, bir yandan bilgisayara yeni bir program yükledim, o sırada yakın çekimler için uygun fiyatlı lensleri araştırdım,  ETSY’den posterleri sipariş edip, gramofon kağıtlarından da çiçek yaptım:) Bir baktım saat olmuş; 2, sabah 7:30 kalkış… Sonuç 10 dakikadır aralıksız esneme…

Aşağıdakileri ve başlığı kendime ithaf ediyorum kısacası;








 






Bugün Bunu Sevdim...


Her ne kadar yakası çok kapalı ve boğucu gelse de renginden dolayı ben bu elbiseyi sevdim.




Bu gece elbisesi Claire Pettibone kolleksiyonundan ( evlenmeyi düşünenler bence kesin bu gelinlik kolleksiyonuna bir göz attın).

 Fotoğraflar ise;  Elizabeth Messina

Dünyalı Ev...

Bundan yaklaşık 1 sene önce yine böyle internette gezinirken bir evin fotoğraflarına rastlamıştım, hoşuma gitmişti, tamam belki muhteşem değildi ama sevmiştim. Sonra aradan 6 ay geçti ve o “dünyalı ev” aklıma düştü, nerede gördüğümü, hangi sitede rastladığımı bilmediğim için bulmam o kadar zordu ki. Habire kardeşime “yaa ben bir ev görmüştüm böyle kitaplığın üstü dünya doluydu” diyip durdum.
Hiç üşenmedim Flickr’da ev ile ilgili olan çoğu grubun fotoğraflarına tek tek baktım. Apartment Therapy’de aklıma geldikçe aradım-taradım.
Benim böyle bir huyum var işte, birşeyi yapmayı, bulmayı, anlamayı  kafaya koyarsam gözüm başka bir şey görmez, etrafımdakileri dinleyemem, saplantılı gibi onun peşine düşerim. Halletmeden de içim rahat etmez. Mesela bildiğim tüm bilgisayar programlarını bu şekilde öğrendim. Okul hayatım boyunca derste dersi dinlediğimi hatırlamıyorum, ya birşeyler çiziktiriyorumdur, ya Falım sakızlarına mani yazıyorumdur!, ya da uyuyorumdur. Ama hiç teşekkür bile almadım, hep takdirJ
Bakardım tahtaya tamam derdim ben bunu kendi kendime hallederim. Kendi çalışma yöntemlerim vardı. Olay konsantrasyon ve istemek yaniJ
Aman ne uzattım. İşte geçen gün o evi Flickr’da buldum. Onu ilk gördüğümün üstüne belki bundan kat kat güzel evler ile karşılaştım ama olsun, ben "dünyalı evi" buldum;



Yukarıdaki fotoğrafdaki yatak odası şu anda aşağıdaki gibi;



Yatağın arkasındaki duvar kağıdını değiştirmişler, koyu mavi şifonyer olmuş ham ahşap, salıncak eskiden açık maviymiş şimdi turkuaz, avize de farklı, yatağın önündeki sehpa da koyu maviden fıstık yeşiline dönmüş. Ne varsa boyamışlar yani. Flickr hesaplarında hepsinin yapım aşamalarının fotoğraflarına ulaşabilirsiniz. O kadar çok fotoğraf varki, ben seçmekte zorlandım.


Yatak odalarının farklı bir açıdan fotoğrafı. Yatağın önündeki sehpa aynı sehpa değil, fıstık yeşili olan sehpa eski salonlarında beyaz bir çok çekmeceli şifonyerin altında duran koyu mavi sehpa. Aşağıda görebilirsiniz.


Evet üstteki fotoğraf salonlarının eski halinden, gerçi şimdi koltukları da farklı ve onunda döşemesini kendileri değiştirmiş. Şu fotoğrafın sağındaki kapıdan da çalışma odalarına giriliyor.


Sehpanın önceki rengi mavi, ben bu rengi daha çok sevdim.

Bu evde yaşayan çift harika papyonlar yapıyor, tabi daha başka bir sürü şeyin yanında. Bloglarından onları takip edebilirsiniz. Renkli bir çift.

Renkli günler o zaman...

Mini mini bir kuş donmuştu, yumurtama konmuştu...


 



Kuşlu objeleri çok seviyorum. Ufacık, küçücük bir kuş nasılda güzelleştiriveriyor herşeyi.

3 değişik renkte satılıyor, beyaz, kırmızı ve mavi. Aslında tanesi 5.20.-Euro ama 2 tane alayım bir de Türkiye'ye gelsin diyorsanız 18.-Euro'yu gözden çıkartmanız gerek.. Ben şimdilik uzaktan beğenmekle yetindim:)

Siz; "yok ben dayanamıyorum, alacağım, bu yumurtalık olmazsa ben bir hiçim" diyorsanız buraya bir TIK.

Topal PUF!


Annemle babamın yaklaşık 46-47 yıl önce ilk evlendiklerinde aldıkları koltuk takımının bir parçası işte bu aşağıdaki PUF (yazarken komik geldi "puh" mu deniyor gerçekten buna yoksa biz ailecek mi öyle diyoruz??? )



Takım şu anda Altınoluk’taki yazlığımızın üst katında, geçen yaz bir tatil dönüşünde 2 adet olan bu puflardan birini arabaya attıp getirdik. Ve IKEA’dan aldığımız kumaş ile kapladık. Ama ayağının biri hafif topalL bu şekilde kullanıyoruz çünkü bir türlü mobilya ayağı satan yer bulamadık. Aslında ikimizde hayal meyal bir görüntü hatırlıyoruz; böyle dağınık bir yer, biz birşeyleri bekliyoruz, bir tezgahın önündeyiz ve tezgahın arkasındaki duvarda asılı bir yığın koltuk, sehpa, … ayağı var. Orası neresi? Praktiker mi acaba… bu haftasonu belki gider bakarım. Çünkü yine değiştirmek istiyorum döşemesini. Bu sefer biraz daha açık tonlarda olsun diyoruz. Aslında Taç’ın döşemelik kumaşlarının içinde bir tane beğenmiştim ama sadece 50-70 cm. isteyince vermedilerL

Plan şu; Praktiker’e gidilecek ve ayak bakılacak, bulunamazsa bu ayaklar  boyanıp tamir edilecek, sonrada açık renklerde kumaş alınacak ve hoopp değiştirilecek.

ayy çok işim varrrr...

 

Bu yastıklarla boğun beni!


Ne kadar can alıcı renkler değil mi?





Bu güzel yastıkları sizlerle paylaşmadan önce; blogumda onun ürünlerinin fotoğraflarını kullanmak istediğimi Angella’ya yazdım.  O kadar candan ve samimi bir mail yazmış ki anlatamam. Siz de onun blogunu ziraret etmeyi ihmal etmeyin bence. Ailece yaptıkları aktiviteler harika, hele bir masanın etrafında yılbaşı kurabiyelerini  tüm ailece süslemeleri çok hoşuma gitti, erkek ve kız çocukları, kocası hep beraber rengarenk, desen desen süslemişler kurabiyeleri.  Ayrıca kocaman koltuğu annesi ile birlikte kaplamış.

Angella Eisman geçen yıl bu yastıkları ve aynı tarzda olan şalları yapmaya başlamış ve 3 ay içinde yaklaşık 400 tane dikmiş.  Bu yıl ise yanında birkaç yardımcısı ile birlikte çalışıyorlarmış.

Tüm parçalar geri dönüşümlü, el dokuması,  % 100 yün veya yün ve kaşmir karışımı. Üç farklı boyutta satılıyorlar. Daha fazlası ve pastel renklerdeki yastıklar için buraya bir tık.

Öptüm...

Kekime Kelebek Kondu!

Evet nerede kalmıştık…

Pazar günü temizliğin ardından keyifle bir yorgunluk kahvesi içmeyi hakkettiğimizi düşünerek, kahve yapmak için mutfağa girdim. Ama bir anda kendimi kek yaparken buldum. Eski beni düşününce bu bir mucize. Öyle hiçbir neden yokken ve temizlik yorgunluğunun üstüne “ee hadi bir de kek çırpıvereyim” tipinde biri hiç değildim. Korkardım ben kek’den. Neyse son zamanlarda bu korkularımın üstüne gidiyorum. Tabii kilolarda benim üstüme üstüme geliyor olabilir ama şimdilik mutfakçılıktaki hevesimi kırmamak adına bu konuyu da düşünmüyorum.





Çok basit bir muffin tarifi. Herşey kahve fincenı ile ölçülüyor. (Birde bu çok hoşuma gitti, evcilik oynar gibi)
Şuanda ofisdeyim tarifi aklımdan yazmaya çalışacağım ancak akşam evde kontrol edebilirim. Yani sakın hemen denemeye falan girişmeyin (Biliyorum aaahh ahh bir muffin tarifi bulsak da hemen yapsak diye kara kara düşünüyordunuz ama biraz daha sabır:J )
6 kahve fincanı un
2 kahve fincanı sıvı yağ
2 yumurta
4 kahve fincanı şeker
1 paket kabartma tozu
1 çay kaşığı tarçın
Bolca kuru Üzüm ve ceviz (Aslında bence hepsini hatırladım.. Bir kek de başka ne olabilirki, ölçüler kesin doğru….)




İlk önce yumurta ile şekeri beyazlaşıncaya kadar çırpıyoruz, sonra yağı ekliyoruz. Birazcık daha çırptıktan sonra üstüne un, kabartma tozu ve tarçını ilave edip karıştırmaya devam ediyoruz. En son da üzümler ve ceviz. Yapış yapış bir şey oluyor , kaşıktan zor akıttım. Ama lezzeti harikaydı. Ya da biz ne olsa yiyoruz ona da emin değilim.





Bu arada geçenlerde kelebek basan bir zımba aldım, şimdi evin heryeri kelebek.
Kelebekleri kürdanlara yapıştırdım önüme gelen yere batırıyorum. Peçetelik de birden bire ortaya çıktı, rengarenk yaptım. Hatta kitap ayracı ve  iki tane basit tablo bile yaptım ama onları kardeşim pek beğenmeğip dalga geçtiği için fotoğraflarını dahi çekmedim. Bana kalırsa insanların hevesini de kırmamak gerek, kötü yapa yapa iyisini yapacağım belki….. Umarım birileri  üşenmeyip bu yazdıklarımı okuyordur…huuu huuuuJ




Evet bu kekin ömrü de kelebekler kadar kısa oldu 2 günde sildik süpürdük...

Öpüyorum herkesleri...


Not: Daha fazlası için flickr hesabıma bakabilirsiniz...

Odamın Yıldızı

Temizlik bitti ama bu seferde "dolapların içini de toplayalım" dedi benim canım kardeşim. İyi dedim sen kıyafetleri düzenle bende masa örtülerinin olduğu çekmeceyi:) Evet pek adil olmayabilir ama ben büyüğüm.

Benim işim bitiverince bari bir iki fotoğraf daha çekeyim dedim.
Benim odamın yıldızı işte bu Zara Home'un indiriminden aldığım şey (“ney” olduğunu bilmiyorum süs, sallangaç, obje...).



to be continued.......


 

Bizim evden...

Kahvaltıdan sonra hemen temizliğe giriştik. Ben mutfakta ince işçilik yaparken hamarat kardeşim (ne de olsa benden 2.5 yaş küçük) maşallah harıl harıl bütün arka odaları bitiriverdi:) 
Ben mutfaktan sonra salona geçtim, bir toz aldım - bir  fotoğraf çektim...
Sanırım ondan birazcık geç bitti temizliğimiz...

İşte salondan bir iki kare...


Yukarıdaki kırmızı kupaları Paris Lafayetten almıştım, kardeşimle ikimize, yaklaşık 6 yıl önce. Evde kırmızı objeleri çok seviyorum. Gerçi şu sıralar herşeyi pastel renklere dönüştürmek istiyorum ama  bu biraz zor. Yavaş yavaş yapacağım ama:) 

O ucundan püskül sarkan vazo bir arkadaşımızın yılbaşı hediyesi, ucundaki püskülde başka bir arkadaşımızın yılbaşı hediyesinin paketinde vardı.

İkea'dan aldığımız tabağın içindekiler de daha öncede burada (Buradaki fotoğrafı cep telefonum ile çektiğim için pek bir iç karartıcı çıkmış) gördüğünüz bizim boyadağımız çakıl taşları.



Mum yanınca dönüyor o kar taneleri, karanlıkta pek bi hoş oluyor. Son gittiğimizde Münih'den almıştık. Arkadaki yeşil şişeşer belki 12 – 13 yıl önce çok sevdiğim iki iş arkadaşım tarafından doğumgünümde verilmişti. Onlardan biri hani geçen hafta İstanbul'a gelen Londra'daki arkadaşım. Hala çok seviyorum o yeşilleri. 
Evet o çerçeve içindekiler de biz ikimiz. 







Biz de kahvaltı ettik!

Hava soğuk olduğu için,
Cumartesi günü deli danalar gibi dışarılarda dolanıp durduğumuz için
ve evde tozdan yumaklar oluştuğu için Pazar günümüzü evde geçirip faliyetten kendimizi kaybettik...
Sabah her zamanki gibi ilk ben açtım gözlerimi ve yeme- içme sorumlusu olarak doğru mutfağa gittim.
Dolapta yine eser miktarda kalan  kahvaltılıklardan bir sofra hazırlamaya koyuldum. Ekmeğimiz bile olmadığı için bari markete gideyim derken simitçinin sesi ile irkilip sesin geldiği yönü bulabilmek için evdeki bütün pencereleri dolaştım ve sonunda simit almayı başarabildim. Ama tabii bunca hareketi parmak ucunda yapamadığım için (ki bu kasıtlıydı) kardeşim uyanıverdi...
Apar topar masayı hazırladım ama, yeni heves evimizin fotoğrafçısı olarak uyduruk kahvaltımızın fotoğraflarını çekmek için hop oraya - hop buraya kondum. Kardeşimin sabırsız bakışları altında (ki 2. fotoğrafta "eee hadi artık yeter acıktım" diyen gergin ellerini görüyorsunuz) şaka da - şuka da aşağıdakileri çekiverdim.




Pazar günü faaliyetlerimiz ileriki postlarda sizlerle olacak.... dıdı dıııııı......




Yapacağım demiştim...

İlk postlarımdan birinde ETSY'de görmüş olduğum basit ama sevimli çarpı işlerini buradan paylaşmıştım. Ve kendi kendime söz vermiştim bunlardan birkaçını yapacağım diye.

Yıllar yıllar önce kardeşim, ben ve kardeşimden hiç bir farkı olmayan ev arkadaşımızla birlikte epey bir takmıştık bu işleme olayına. Ama benim elim çok ağırdı, onlar harıl harıl yaparlarken ben anca 3 çarpı atabilmiş oluyordum. Tabii onların dantel tecrübesi de vardı. Hatta kardeşim küçükken en yakın arkadaşı ile sokağa çıktığında ilk önce 30 el tavla oynayıp sonrada kolaltlarına sıkıştırdıkları dantelleri örerler bir yandan da volta atarlardı... evet yürürken şemantablo örebilen bir kardeşe sahibim. Ama gün olur devran döner:) Azimli ve hırslıydım. En basitlerinden başladım. Sağolsun Geniş Zamanlar blogunun sahibi Sedo'da bana onun işlediği harika işlerin kopyaları gönderdi, ikinci aşamada onları yapacağım...

Aşağıdakilerden baykuş kardeşimin, benim yaptığım bir tane daha var (örneği buradan görebilirsiniz) ama onun fotoğrafını çekmeyi unutmuşum şimdi de  zor geldi:)



Çok dikkatli bakıldığında amatörlüğüm belli oluyor. Özellikle şu ağaca konmuş kırmızı kuş'da. Ama en son yaptığımda işi biraz daha çözmüş bulunuyorum. Mesela artık işlemelerimin arkası savaş alanı gibi değil, daha temiz:)




Herkese günaydın....
Herkese iyi haftalar...
Happy Easter...


 

Heyyy herkes işten çıktı...


Bugün çok yoğundum ama aralarda fırsat buldukça bloglar arasında hop oraya hop buraya kondum. Ama herkese bol güneşli, masmavi bir gökyüzülü, şık, huzurlu bir haftasonu dilemeden ofisden çıkmak istemedim.



Kaynak ; lookbook


Öpüyorum herkesleri....

Happy Easter...

Tüm PASKALYA BAYRAMINI kutlayanlar için gelsin;



Kaynak ; Country Living





Alıyorum, paket lütfen...

İşte içinde olmak isteyeceğim aydınlık bir mutfak.

Yer karoları tam da istediğim gibi, camın önündeki çiçekler, aydınlatma, kırmızı ayaklı şirin tabure, duvardaki raf, turkuaz rengi buzdolabı…. Evet alıyorum….



 Kaynak ; car möbel



Bozuk para cüzdanı...

Biz küçükken benim bu aşağıdaki cüzdanlardan bir tane vardı, görünce hayal meyal hatırladım. Nereden almıştık, ya da kim vermişti bilmiyorum, hacca gitmiş biri mi getirmişti yoksa...
Yok hatırlayamıyorum ama vardı eminim....



Kaynak için buraya buyrun lütfen...

Duvara kelebek kondu...


Illinois, Amerikada yaşayan Jennifer Rizzo 3 kızı için aşağıdaki odayı yeniden dekore etmiş. Hem de çok az bir maliyetle. 




Yatak başlarını bir kilise satışından 20 Dolar'a almış.
Çerçeveler garaj satışlarından toplanmış ve beyaza boyamış.
Bambu kuş kafesine sadece 8 Dolar vermiş ve tabiki onu da beyaza boyamış ( ayy delireceğim herkes herşeyi beyaza boyuyor… Kilolarca boya alıp bütün yazı evdeki herşeyi beyaza boyayarak geçirmek istiyorum) 



Neyse, kelebekleri kitap sayfalarından kesip çift taraflı bant ile duvarlara yapıştırmış. Çok da hoş olmuş.


Odanın önceki halini ve hikayesini Design Sponge blogunda da görebilirsiniz. 


Poster Seçiyorum...

Baharla birlikte evimizde ufak tefek değişiklikler yapmak istiyorduk, hatta Zara Home’un kış indiriminden bir yığın yastık kılıfı almıştım ama havalar böyle gittikçe bizim de hevesimiz körelmeye başladı. Beyaz boyalarımız bile hazır, eski ayakkabılığımızı boyayacağız ama balkona çıkamıyoruz bile soğuktan.

Bizde havalar ısınana kadar değiştirmek istediğimiz eşyaların yenilerini toplamaya karar verdik. Mesela tablolar. Şu anda salonumuzun duvarlarında Picasso ve Mattise’e ait, aaa bir de Paul Gauguin vardı, serigrafi baskı tablolar var. Hepsini çok seviyorum, Çoğu hediye, böyle bir manevi değerleri de var yani, ama gelin görünki çerçeveleri ahşap rengi.  Ayrıca bir kaçı da biraz sert tonlarda, ben daha soft bir ortam yaratmak istiyorum yaz için, ferahlık istiyorum, beyazlar, maviler, pembeler istiyorum.




Neyse işte bu amaçla ETSY’de poster araştırmalarına iyice gömüldüm. Daha önce de Etsy'de beğendiğim posterleri burda paylaşmıştım. Biri onelittlebird diğeri ise NatureMandalas'ın posterleri idi.

Hollanda’dan lauraamiss ‘in tabloları ise şu anda  istediğim tarza daha yakın.  Mesela 4. alınabilir.

Hatta burada yazarken gittim ETSY’de sepete ekledim bile. Kardeşimden de onayı alınca işlem tamam.





Lauraamiss’in diğer tablolarını da görmelisiniz. Tekstil ile karıştırılmış olanları var tabii fiyatları çok daha yüksek ama görülmeye değer. Özellikle 2. görseldeki baskının orjinali, kanvas üzerine kumaşlarla yapılmış olan aplikasyonuna buradan da bakabilirsiniz…


Ben araştırmaya devam ediyorum, çünkü bir tane bu tarz bir şey asamam, yanına benzer bir iki tablo daha bulmam gerek. Bulunca görüşürüzJ


Duvarlar Koyu Mavi

Aşağıdaki görüntüyü görmeden önce ; deseler ki evinin duvarlarını böyle koyu maviye boyayacağız. AMAN derdim ne yapıyorsunuz, boğulurum ben o evde...

İşte büyük konuşmamak lazımmış. Biraz daha cesur olmak, risk almak, hissetmek lazımmış...

Ne de canlı ve sıcak olmuş. Bugün bu odayı çok sevdim ben... 


Pembe Çiçek

Tamam artık bu son. Görmemişliğime verin:) 



İlla daha da fazlasını görmek istiyorum derseniz ki pek sanmıyorum. Flickr'da bulabilirsiniz.

Pazar Kahvaltısı

Çok güzel bir kahvaltıydı. Özlem giderdik, anlatıkça anlattık, dertleştik, paylaştık, eğlendik.




(Vur deyince Öldürenlerdenim ben de:) post rekoru kırmaya niyetliyim gibi oldu)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...